Sitenizin adı Facebook Sitenizin Adı Instagram Sitenizin Adı Twitter Sitenizin Adı YouTube

0

Mavi Ceketliler 11 - Kazak Sirki


Stark’ın dur durak bilmeyen pervasız taarruzları 22. Süvari Birliği’ni bir kez daha yok eder. Gönüllü bulmakta zorlanan süvariler -anlaşılabilir bir anlayışsızlıkla-  yeni gönüllülerine kucak açar.


Dostlarımızın görevi bu gönüllülere, erkek olup düşmanların üzerine dörtnala at sürmeyi öğretmek. Ama bir problemimiz var: yeni çaylaklar sadece Rusça konuşabiliyor! Ve bu mükemmel Kazak at binicilerinin, Birleşik Devletler’in zaferi için ölmeye hiç niyetleri yok.



➣ Çevirici: Oks03

➣ Baloncu: Mandos
➣ Son Ütücü: Lenard






Devamı »
0

Donito 1: Karayiplerin Sireni


Çeviri ve balonlama çalışmalarımızda bu sefer sıra yine bir Conrad çalışmasında, DONİTO.

Küçük bir balıkçı kasabasında ailesi ile beraber yaşayan kahramanımızın ilginç bir özelliği var, su altında nefes alıp, deniz canlılarıyla konuşabiliyor. 

Bu renkli cıvıl cıvıl eseri ben, Melih41 ve Altan beraber hazırladık ve sizlere sunduk. Keyifli okumalar dileriz...



Devamı »
1

Beyaz Kaplan 6: Mikado Stratejisi


İngilizler, Çinliler, milliyetçiler ve komünistler, hepsi de yok edilen Beyaz Kaplanlar'ın güzeller güzeli üyesi Alix Yin Fu’nun peşinde. Cia’de cabası.
Bakalım Alix emperyalistlere karşı direnebilecek mi?

Bu eseri ben, melih41 ve altan beraber hazırladık ve sizlere sunduk.

Keyifli okumalar dileriz...




Devamı »
3

Muhteşem Yazlar - Bölüm 1 - İstikamet Güney!



Yazar: Zidrou Çizer: Jordi Lafebre
Çeviri: Lenard Balonlama: Mandos


Bu nostaljik hikayede, Faldérault ailesi, yaklaşan bir boşanmanın arifesinde, aile dinamikleri iyice bozulmadan, son bir kez yaz tatili için bir araya geliyor. Yol boyunca, Brüksel’den Fransa’nın güneyine doğru ilerlerken, Pierre, Maddie ve çocuklar, ailece şarkılar söyleyerek, vahşi doğada kamp kurarak eğlenceli anlar geçiriyorlar. Sonunda ruhlarının tamamen yenilendiğini hissettikleri bir tatil.

Hikâyenin çerçevesi, bir ailenin yıllık yaz tatili. Ve bununla birlikte, aile, bağlılık ve etkileşim hakkında mükemmel bir hikâyemiz var. Sonra buna hasta bir aile üyesi ekleniyor. Ve eşlerin İş’te yaşanan hayal kırıklıklarının etkisiyle çekişmeler ve altta yatan duygular açığa çıkıyor, böylece hikâye çok daha dinamik, ilgi çekici ve karmaşık bir hale bürünüyor.

Zidrou, bizlere gündelik hayatın özlerinden bir kez daha merak uyandırıcı ve duygusal bir öykü sunmayı başarıyor. Temelinde basit bir aile gezisi gibi gözüken öyküden, karakterlere verilen kanlı canlı kişilikler, onların ihtiyaçları ve duygularıyla ortaya çok daha özel bir iş çıkmış.

Lafebre, günümüzün hızla yükselen yetenekli sanatçılarından biri. Etkileyici karakter yaratımları, zengin arka planlar ve panel geçişleriyle bizi anlatımına ustaca dâhil ediyor. Bunu en iyi Maddie’nin evden ayrılırken, diyaloğa ihtiyaç duymadan tüm ruh halini yansıtmasından, daha sonra, Maddie’nin Pierre’le tartışmasında, ikiye bölünmüş olan panelde, mücadele ve hayal kırıklığını bir arada vermesinden rahatça fark edebiliyorsunuz.

Çoğu Frankofon’da olduğu gibi, sayfa başına çok sayıda panel var, ama asla sıkışık veya yersiz hissettirmiyor. Diyaloglar ve çizimler birbiriyle uyum içinde bir bütünü oluşturmuş.

Çizgi romanın renklendirmesi dijital, ancak Lafebre ve Peña, bunun mümkün mertebe doğal durmasını sağlamak için oldukça ince dokunuşlar yapmışlar.



Küçük notlar:

Ravioli: Mantıya benzer, salçalı bir İtalyan yemeği. Mantıya göre daha büyük, dikdörtgen ve kenarları tırtıklıdır.

Benmari: Bir yemeği içi sıcak su dolu başka bir kabın içine oturtarak pişirme tekniği. İsmi Fransızca’ “marie’nin banyosu”ndan gelir.

Manneken Frites: Günümüzde hala faaliyette olan Brüksel’deki fast food restoranı. Aynı bölgede bulunduğu Manneken Pis ya da bilinen adıyla İşeyen Çocuk Heykeli’nden ilham alınmıştır. Brüksel’in sembollerinden olan heykel, şehrin dünyaca ünlü meydanı olan Grand Place’e yakın bir konumda bulunuyor.  61 santim boyundaki bu heykel 1619 yılında Brükselli heykeltıraş Hieronimus Duquesnoy the Elder tarafından yapılmıştır. İşeyen Çocuk Heykeli’nin bir de gardırobu vardır. Dünyanın çeşitli yerlerinden hediye gelen yaklaşık 800 kıyafetle oluşturulan bu gardırobun en ilgi çekici parçası Santa Claus kıyafetidir. Özel günlerde bu koleksiyondan kıyafetler heykele giydirilir. Ayrıca kimi kutlamalarda Manneken Pis’den Belçika birası akıtılır ve insanlara dağıtılır. Heykelin yapılışı hakkında birçok hikâye bulunur ama bulunduğu yerde şu şekilde yazılıdır;

“1619 senesiydi, 5 yaşındaydım ve Brüksel’de kaybolmuştum. 2 gün süren yoğun aramadan sonra asilzade, soylu babam beni çok utandırıcı bir pozisyonda buldu, ben işerken... beni bulmuş olmanın verdiği minnettarlığın bir belirtisi olarak beni aynı pozisyonda tasvir eden bir çeşme yapılmasını emretti.”





Manneken Pis, esasında Brüksel’deki tek işeyen çocuk heykeli değil. 1987’de Jeanneke Pis adında bir kız çocuğunun da heykeli yapıldı. Bu heykeli Ruedes Bouchers yakınlarındaki bir çıkmaz sokakta bulabilirsiniz. 1998’de ise bu furya Zinneke Pis adındaki köpek ile daha da büyüdü. Heykel Rue de Chartreux kaldırımında yer alıyor. Sonuç olarak Brüksel’in maskotu haline gelen bu çocuk, Brüksel’de adım başı karşınıza çıkacak. Hem hediyelik eşya hem de heykel olarak…

4L: Ailemizin sahip olduğu araba. Renault 4 olarak da bilinir. 1961 yılında Renault 3 modeliyle birlikte üretime alınan bir model. 4CV’nin yerine geçmiştir. 1961-1967 arası Renault 3’ün fiziksel olarak değişmişi olarak üretildi. 1968-1974 ve 1975-1978 arasında temel değişiklikler yapıldı. En uzun soluklu revizyon ise 1978-1992 arası revizyondur. 1960’larda, 1970’lerde, 1980’lerde ve 1990’ların en başında üretilen Renault 4, 1993’te yerini Renault Twingo’ya bıraktı. R3 ile beraber üretime alındığında motoru 747cc kapasiteliydi. Bugüne kadar R4’te kullanılan en büyük motor ise R4 GTL için yapılan 1108cc motordur. Ayrıca Van ve Forgounette sürümleri de vardır.

Araç 1961-1992 yılları arasında 8 milyondan fazla satılmıştır ve günümüzde hatchback karoserli ilk seri üretim otomobili olarak bilinir.





Michel Sardou “La Maladie d’Amour”




aşk ne canlar yakmıştır,
7 yaşından 70 yaşına,
sarışın, kumral, esmer..
birleştirir herkesi..
erkeklere şarkılar söyletir..
kadınları süslendirir..
bazen acı verir..
kadınları ağlatır ve onlara dua ettirir.
her yerdedir. çocukların kalbinde, 7 den 70 e..



Joe Dassin “Le Petit Pain au Chocolat”





her sabah almaya giderdi
çikolatalı çöreğini
fırıncı kız ona gülümserdi
bakmazdı ki hiç kıza

kız aslında bayağı güzeldi
müşterilerin gözü başka bir şey görmezdi
gerçekten çıtırdı
çörekleri kadar
ve hüzünle düşlerdi
akşamları, dükkanında
bu mesafeli genç adamı

miyoptu adam, hepsi bu
ama bilmezdi kız bunu
adam flu bir dünyada yaşıyordu
farkedemez haldeydi gökteki bulutu

görmezdi kızın güzelliğini
bilmezdi ki kız,
kaderin ona rastgele gönderdiği
kısmetiydi
mutlu olması için..
ve kız, akıllıydı belli
bir gözlük aldı ona
kalbinin beyaz atlısına

galetaların sıcak kokusunda
ve bagetlerle tartların arasında
fırında düzenlendi bir eğlence
kızla oğlanı everiverdiler bir gece

beyazlar içinde kız ne güzeldi
müşterilerin gözü başka bir şey görmedi
ve birlikteliklerinden
bir sürü ufaklık dünyaya geldi
miyop, aynı babaları gibi
dolaşıp keklerin arasında
doldururlardı ceplerini
çikolatalı çöreklerle

kız bayağı güzeldi
müşterilerin gözü başka bir şey görmezdi
ve düşünüldüğünde
hayat ne güzeldi
azıcık şey yetiyordu
bir gözlük gibi
iki insanı birleştirmeye
mutlu olsunlar diye..


Devamı »
2

Varyemez Amca'nın Hayatı ve Serüvenleri - Bölüm 3 - Çorak Toprakların Kovboyu


Çevirbaz: lenard ➤ Kontroldâr: SToktan ➤  Balonşör: Mandos

                                    
Tekrardan merhaba. Editörüm John, Varyemez Amca’nın bu biyografisini, Carl Barks'ın eski Varyemez hikâyelerinde bize anlattığı gerçeklerden yola çıkarak sağlam bir şekilde nasıl inşa ettiğimi açıklamama izin vermeye devam ediyor.


Uncle Scrooge Four Color’un 386. sayısında (ABD # 1) Varyemez, 1882 yılında Montana’daki kovboyluk zamanlarından ve “eski batının sığır savaşları”nda yapılan mücadeleden bahseder. Ayrıca erken dönemdeki bir macerasını, James Çetesi’ni nasıl alt ettiğini anlatır. Bu hikâye, 1882 yılının başlarında yaşanmış olmalı. Çünkü Jesse, 1882’nin nisan ayında yaşamını yitirmişti.



McViper klanı’nın birkaç üyesini hikâyemden çıkardım. Bu, Varyemez’in ABD # 56 ve # 69 gibi çeşitli öykülerinde başına bela olan batılı bir haydut ailesidir. Ve İskandinav editörüm, Barks’ın meşhur “Kare Yumurta” öyküsüne eğlenceli bir atıfta bulunmamı istedi (“Lost in the Andes,” DD FC #223); Bu masal Avrupalılar için inanılmaz derecede ünlüdür, saygın Amerikalıların hikâyesi gibi bir şey... ah! Aslında, Barks’ın ördekleri Avrupa’da öyle popülerdir ki, Amerika’yla karşılaştırılamaz bile. Ama bu referans, gerçekten içinden çıkamadığım bir noktaydı!  

                                   
                                                Copperhead McViper                           Snake McViper

Bu bölümün orijinal versiyonunda, Varyemez’in tren yolculuğunda tanıştığı yaşlı beyefendi aslında Birmingham’lı bir profesör olan Rhutt Betlah’dı. Bu versiyon sayısız editör ve çevirmenin elinden geçti ve Avrupa çapında yayınlanmasından önce İsveçli bir okur bana profesör Betlah’ın “Lost in the Andes” adlı macerada uzun bir uykuya yattığından bahsederek dikkatimi çekti. “Oops! Bu yüzden, bu Gladstone versiyonunda, yaşlı beyefendiyi, “Cuzco’daki bir pederden kare yumurtaları satın alan kişiye dönüştürmek için yeniden kurguladım.” Ama Varyemez’in onunla buluşmasının anlamı neydi? İşte bu sefer gerçekten batırdım! Devam ediyoruz;

Her zaman olduğu gibi, bu biyografiye özgünlük hissi vermek için tarihteki birçok gerçeği kurguma yerleştirdim. Sığırların sürüldüğü güzergâhlar ve çorak topraklar olması gerektiği yerdeler. Ve Varyemez’in patronu Murdo MacKenzie, Montana’da gerçekten bir sığır baronuydu.

Bu noktada Varyemez, bildiğimiz Varyemez’den oldukça uzaktır. Hâlâ güveni ve cesareti yoktur. Ama araştırmalarım sonucunda Montana/Dakota bölgesinde, başka bir ünlü Amerikalı olduğunu öğrendim. Ve biliyordum ki O’nu, hayattaki gerçek değerleri öğretmesi için Varyemez’in akıl hocalarından biri haline getirmek, hikâyeye salt bir doğallık katacaktı. Şimdi okuyacağınız diyalog, Theodore Roosevelt’in kitaplarından ve konuşmalarından alıntılanmış ve tırnak içine alınmıştır (“Teddy” diye çağrılmaktan nefret ederdi, teşekkür ederim). Evet, belki Murdo MacKenzie ve Theodore Roosevelt’in gerçekte küçük siyah burunları yoktu, ama onlarla hiç tanışmadım, bu yüzden kesin bir şey söyleyemem.

Ve Vindicator (İntikamcı) adında ödüllü bir Angus boğasını tanımayan herkes Jimmy Stewart’ın kovboy filmlerini bilmiyor demektir! (The Rare Breed - 1966)

Aynı zamanda bu bölüm, bir ördek adam olarak hayatım boyunca bana yardımcı olan editörümden bahsetmek için mükemmel bir zaman.  Egmont Genel Yayın Yönetmeni (eski adıyla Gladstone Genel Yayın Yönetmeni) Byron Erickson, yapabildiğim her şeyden büyük ölçüde sorumludur. Özellikle de bu hikâyede... İlk taslağı veto etti ve tamamını baştan yazmamı istedi. Sevdiğiniz hikâyelerimin herhangi birinde, Byron’un arkamda olduğunu hatırınızda tutun. O ördekçiğimi yüzdüren bir el... ya da onun gibi bir şey işte.

                     Karakterler


Murdo MacKenzie: Nam-ı diğer “sığır kralı”. Karakter,  sığır sürüsüyle Montana’da servet kazanan gerçek Murdo MacKenzie’den esinlenmiştir. Murdo Mackenzie, 1850 yılında Edmondton’da, Balnagown malikânesinde bir çiftçinin oğlu olarak dünyaya geldi. 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında Kuzey Amerika’nın Büyük Ovalarında büyükbaş hayvan yetiştirme endüstrisinde yer alan birçok İskoç’dan biriydi. Bazıları sadece kovboy oldu, ancak diğerleri büyük sığır şirketlerinde önde gelen roller oynadı. Murdo, çeşitli derneklerde yer aldı, ancak en çok Texas merkezli dev Matador Land & Cattle Company’nin yöneticisi olarak bilinir. Bu görevi 1891’den 1911’e ve yine 1922’den 1937’ye kadar sürdürdü. İki oğlu ve bir yeğeni de bu şirkette yer aldı.

Bu hikâyede ise karşımıza Varyemez’in patronu olarak çıkıyor. Şampiyon boğasının çalınmasıyla yolu çorak topraklara düşer. Ve bu hikâyede yer alan bir diğer tarihsel kişilik Theodore Roosevelt ile bir araya gelirler. Gerçekte de MacKenzie’yle tanışıklığı olan Roosevelt, onu 1908 yılında Ulusal Koruma Komisyonu’na atamıştır. 1913’de birlikte ziyaret ettikleri Brezilya’da bir sığır ve paketleme şirketinde yönetici olarak görev almıştır. Dördüncü bölüm olan Raider of the Copperhill’de bir kez daha karşımıza çıkacak.



McViper Klanı: ABD’nin batı bölgesinde yaşıyorlardı. Ancak Don Rosa’nın onları “...McViper klanı...” olarak tanımlamasından beri kökenleri İskoç gibi görünüyor. McViper’daki Viper, zehirli bir yılan türü olan engerek anlamına gelir. McViper’ların isimlerinin hepsi İskoç yemeği olan Haggis hariç yılanlara atıfta bulunur. Dışarıdan çetelerine katılmak isteyenler bağlılıklarını göstermek için Mcviper soyadını kullanmak zorundadır.






Rhutt Betlah: Birmingham’lı bir profesör. İsmi Rüzgâr Gibi Geçti filminde Clark Gable’ın oynadığı Rhett Butler karakterinden yapılan kelime oyunuyla ortaya çıkmıştır. Carl Barks’ın meşhur Lost in Andes (Barks, teknik açıdan en iyi öykülerinden biri olduğunu söyler) adlı öyküsünde And Dağları’na yaptığı uzun keşif gezisinde gizli bir vadi bulur. Burada kare insanlar yaşamaktadır ve diğer her şey de karedir. Fakat profesör bu keşfinden kısa bir süre sonra ölmüştür. Bu hikâyede onu kullanmak isteyen Don Rosa bu bilgiyi atladığı için Cuzco’daki bir rahipten kare yumurtaları satın almış yaşlı bir beyefendi olarak göstermek zorunda kalır.




Kare insanlar, tavuklar ve yumurtalar   

Kare yumurtayı nasıl üreteceğimizi gösteren oldukça bilimsel bir eskiz 😆





                                               

Theodore Roosevelt ve Jesse James hakkında Türkçe kaynaklı birçok bilgiye çok rahat ulaşabileceğinizi düşündüğümden tanıtmaya gerek görmüyorum. Yine de Roosevelt'in Malta haçı çiftliğinden biraz bahsetmek lazım.


       
Malta haçı, 26. ABD devlet başkanı Theodore Roosevelt'in, Kuzey Dakota'nın badlands arazilerinde (erezyona uğramış kayalıklardan oluşan çorak bölgeler) bulunan Medora kasabasında yaptırdığı kulübesine verdiği isimdir. Bu dağlık arazilerdeki doğal güzelliklerden büyülenmiş ve buralarda yaşamak için kendine bu tarihi kulübeyi yaptırmıştır. Ama burayı yaptırdığı ve kullandığı zamanlar (1883-1884 yılları arasında) henüz başkan değildi. Ardından eşi ve annesi 1884 yılında yalnızca bir saat arayla öldüğünde Roosevelt derin bir depresyona girdi, ve bu kulübeyi terk etti. Bu bölge günümüzde üç ayrık bilimden oluşan ve başkanın adını taşıyan bir ulusal parktır. Parktaki kulübesi günümüzde hala çok ziyaretçi çekmektedir.


Yapıma dair 🔍

- Don Rosa’nın, Çorak Toprakların Kovboyu’nu başarısız bir denemenin ardından en baştan yazdığını okudunuz. Peki, ilk taslağı başarısız yapan neydi? Don Rosa’nın kendisinden dinleyelim;

 “Bu versiyonda, Varyemez hakkında çok daha fazla budalaca şakalar vardı. Ve eski Batı’nın geleneklerini öğrenirken, McViper’lar tarafından kandırılıyordu. Hikâyede göreceğimiz İskoç boğası yerine ona bir çeşit batı tarzı melez sığır sattılar. Varyemez’i biraz toy ve saf göstermek istedim. Ama bu onu çok aptal gösterdi. Ve hikâyenin sonunda Varyemez’in McViper’ları alt edişi iki bölüm önceki, McVak Klanının Sonu’nda Whiskerville’leri korkutup kaçırtışıyla neredeyse aynıydı. Byron her zamanki gibi haklı çıktı... ve yeniden yazmanın ardından dizinin en iyi bölümlerinden biri ortaya çıkmasa da ilk versiyona kıyasla çok daha iyi sonuç verdi.

- 9. sayfada bir “ördek gagalı dinozor” (Augustynolophus) iskeleti ile karşılaşıyoruz. Ayrıca bu dinozor, 2017 yılında California Valisi Jerry Brown tarafından, ilgili tasarıyı imzalamasıyla eyaletin resmi maskotu olduğu ilan edilmiştir. Normalde ördek gagalı dinozorun dişleri bulunmamaktadır ama Don Rosa o kafatasına daha vahşi bir görünüm verebilmek için bu şekilde çizmiştir.

 Augustynolophus (Ördek gagalı dinozor)

- Rosa, hikâyelerinde sık sık sadece muziplik olsun diye Mickey Mouse görünümleri ve şekilleri gizler. Sayfa 14, panel 4’ deki kaktüste bir tanesini görebilirsiniz.

- Çorak Toprakların Kovboyu’nda bazı paneller, Amerika baskısı (Gladstone) için tekrar elden geçirilmiştir. Disney, karakterlerin birbirine silah doğrultmasına izin vermeyi reddediyor. Böylece James Çetesi’nin elindeki silahları nasıl işaret eden parmaklar haline getirildiğini veya yönlerinin değiştirildiğini görebilirsiniz. Sayfa 2’deki son panelde, başta Varyemez’in burnuna dayanan bir silah vardı,  bu yüzden gagası o panelde çok garip görünüyor.













Devamı »